' HOŞGELDİNİZ '

HOŞGELDİNİZ buradan ayrılamayacağınızı temenni ederim iyi eğlenceler...


Bu Blogda Ara

21 Şubat 2010 Pazar

Mamutlar hayata dönebilir mi?

Mamutlar hayata dönebilir mi?

Mamutlar Hayata Dönebilir mi? Japonya’da Riken Araştırma Enstitüsü’ndeki uzmanlar, -20 Santigrat derecede 16 yıldır korunan fare hücresini kullanarak canlı bir fare üretti.

Bu araştırma, geçmişte yaşayıp soyu tükenmiş olan hayvanların yeniden dünya üzerinde dolaşmasını sağlayabilir.


Araştırmacılar ölü hücreden aldıkları hücre çekirdeğini canlı bir farenin yumurtasıyla birleştirdiler. Bunun sonucunda dişi farenin karnında büyüyen yavru normal hamilelik süreci sonucunda dünyaya geldi.


Daha önce bu konuda yapılan denemeler başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Ancak Riken’de çalışan Profesör Wakayama ve ekibinin geliştirdiği teknik sayesinde donmuş hücreden çekirdek çıkarımı yapılabildi.


Soyu tükenmiş hayvanları yeniden hayata getirmenin önündeki en büyük engel, alınan örneklerin, canlı bir hayvanın üreme hücreleriyle birleştirerek canlı hayvanda doğumun gerçekleştirilmesi zorunluluğu. Söz gelimi bir mamutun üretilmesi için, mamuta en yakın hayvan olan filin üreme hücreleriyle donmuş hücreden alınan çekirdeğin birleştirilmesi ve filin rahmine yerleştirilmesi gerekiyor. Bir filin başarılı bir hamilelikten sonra bir mamut yavrusu doğurup doğuramayacağı da belirsiz.


Kopyalanan hayvanların, türlerin yapısını ve sağlığını bozabileceği yönünde endişeler var. Ayrıca eğer kopya hayvanlar besin maddesi olarak kullanılırsa, bunun da insan sağlığını tehdit edebileceği öne sürülüyor.

Aşk Adası

Aşk Adası
Adanın sahipleri, adalarının kalbe benzediğini bilmiyorlardı, ta ki Google Earth keşfedene kadar.

DailyMail gazetesinin haberine göre; Hırvatistan yakınlarında bulunan Galesnajk Adası'nın şekli tıpa tıp kalbe benziyor.


Adanın sahibi Vlado Juresko, "Bu ada bize büyüklerimizden kalmıştı. Ama Google Earth'de şeklini görünce gözlerime inanamadım. Artık adanın adı Aşıklar Adası oldu. Bu adanın dünya üstünde kalbe en çok benzeyen yer olduğunu düşünüyorum. Adada kimse yaşamıyor fakat sanırım bundan sonra aşıkların mekanı olacak" diye konuştu. Adriyatik Denizi'nde yer alan ada, yaklaşık 108 bin metrekare.

Aşk Adası

Aşk Adası
Adanın sahipleri, adalarının kalbe benzediğini bilmiyorlardı, ta ki Google Earth keşfedene kadar.

DailyMail gazetesinin haberine göre; Hırvatistan yakınlarında bulunan Galesnajk Adası'nın şekli tıpa tıp kalbe benziyor.


Adanın sahibi Vlado Juresko, "Bu ada bize büyüklerimizden kalmıştı. Ama Google Earth'de şeklini görünce gözlerime inanamadım. Artık adanın adı Aşıklar Adası oldu. Bu adanın dünya üstünde kalbe en çok benzeyen yer olduğunu düşünüyorum. Adada kimse yaşamıyor fakat sanırım bundan sonra aşıkların mekanı olacak" diye konuştu. Adriyatik Denizi'nde yer alan ada, yaklaşık 108 bin metrekare.

Bir Satanistin Anıları


Bir Satanistin Anıları

13 yaşında satanizmle tanışan D.Ç. 5 yıl boyunca kedi kanı içilen korkunç ayinlere katıldı, eroin kullandı. ‘‘Kábus gibi’’ dediği bu yaşamdan 5 ay önce kurtulan genç kız, satanizmi anlatıyor.

Erzincan'dan 11 yıl önce İstanbul'a gelen lokantacı İbrahim Ç., sinir hastasıydı. İşi bırakmak zorunda kaldı. Eşi Cemile Ç. evlere temizliğe giderek kazandığı parayla evi geçindiriyordu. Annesinin zor şartlarda çalışmasına dayanamayan D.Ç., Kartal Yavuz Selim İlköğretim Okulu 5'inci sınıftan diplomasını alır almaz, banyo malzemeleri üreten bir fabrikada işçi olarak çalışmaya başladı. Evleri huzursuzdu. Babası sinir krizleri geçiriyordu. D. eve gitmek istemiyordu. Daha 13 yaşındaydı. Evden uzaklaşıp yeni arayışların peşine düşen D.Ç., fabrikada tanıştığı arkadaşı K.'yla bazı günler mesai bitimlerinde Kadıköy Akmar Pasajı'ndaki barlara gidiyorlardı. Burada farklı insanlarla tanışan D., uyuşturucu hap kullanmaya, bir süre sonra da eroin çekmeye başladı. D. adını vermekten çekindiği satanist grubu ‘‘B.’’nin, 22 yaşındaki liderinin, ‘‘İnsanlardan uzaklaşmak istiyorsan sana sahip çıkarız. Biz farklı şeyler yapıyoruz’’ sözleriyle satanizme merak salmış. D. ‘‘Hayatımı bu kadar b...tan hale getireceğini bilseydim hiç bulaşmazdım bu pisliğe. Bunalımdaydım, ailemden kopmak istiyordum’’ diye pişmanlığını dile getiriyor. D. her ayın 23'ünde, Kadıköy'de terk edilmiş bir evde buluşan gruba katılıp, satanizm hakkında bilgi edinmeye başlamış. ‘‘23'ün özel bir anlamı yok. Sadece bizim grubun buluşma tarihiydi’’ diyor.


KUTSAL İÇKİ KEDİ KANI


5 karanlık yıl içindeki dehşet dolu günleri anımsarken bakışları donuklaşan, tüylerinin diken diken olduğunu söyleyen 18 yaşındaki D., ‘‘Dehşet vericiydi’’ dediği anları şöyle anlatıyor:


‘‘Yaklaşık 10 kişi, sabah erken saatlerde buluşup, akşama doğru ayrılıyorduk. Harabenin bir köşesinde sürekli ateş yanar, liderimiz onun yanında ihtişamlı bir sandalyede otururdu. Şeytan hakkında o kadar çarpıcı şeyler anlatırdı ki artık benim için sadece şeytan vardı. Herkes simsiyah giyinir, ağırlıklı olarak Metallica parçaları çalınırdı. Kendimizi dağıtabilmek için de eroin içerdik. Bazıları bileklerini jiletle kesip, kendi kanlarını içiyor, şeytana yakın olmak için birazını da ateşin üzerine akıtıyorlardı. Kediyi düşman olarak görüyorduk. Bu yüzden de her ayinde bir kedi kurban ediyorduk. Harabenin ortasına çizip, etrafına mumlar koyduğumuz, satanistlerin simgesi Pentegram Yıldızı'na bağladığımız kedilerin, bıçakla karınlarını sonra da boğazlarını kesiyorduk. Kanını da alnımıza sürüp, birazını da içiyorduk. Bu bizim kutsal içkimizdi.’’


KAÇARSAN ÖLÜRSÜN


D.Ç. bu ortamdan kopmak için çok çaba sarf etmiş. Bir keresinde, gruptaki arkadaşlarına ayrılmayı düşündüğünü söyleyince, ‘‘Kaçışın ölümün olur’’ sözlerini işitmiş. ‘‘Çaresiz devam ettim. Ölüm korkusu vardı’’ diyor. Satanizmden kopup ölümü göze aldığı anda, Ülkem Çocukları Derneği Başkanı Murat Çuhadar'la tanışmış. Derneğin faaliyetlerine katılmaya başlayınca ayinlere gitmez olmuş. İki haftadır, 200 milyon lira aylık ücrete anlaştığı, bir oto galerisinde satış görevlisi olarak çalışıyor. Ortaokulu ve liseyi dışarıdan bitirip, üniversiteye de girmeyi kafasına koymuş. Tek korkusu, ayrıldığı satanist grubun izini bulması..